Martha's Vineyard


Sabah dort’de havaalanindaydik yine! Gittigimiz yer Boston yakinlarindaki Martha’s Vineyard adli kucuk bir ada. San Francisco’dan adaya gidis epey bir zaman aliyor. Once bes bucuk saatlik bir ucus, sonra aksam uzeri trafiginde (yazlik gidisleri gibi) araba ile 2 saat ve adaya giden feribotta 45 dakika. Sabah yola cikip, aksamuzeri gunes batarken adaya ulastik.

Martha’s Vineyard uzerinde 5 tane buyukcene kasaba olan, bir ucundan bir ucuna en uzun kismi 25 mil olan kucuk bir ada. Ada guzel bir sayfiye bolgesi, ancak epey zenginlerin ayricalikli evler alabildigi bir ada ama John’un arkadasi Josh’un buyuk buyuk babasi ada daha unlenmemisken burayi kesfettigi icin su an onlarin ozel plajlari ile birlikte gizli guzel bir arazileri var. Aksam uzeri karanliginda, sadece taksinin farlari ile aydinlanan dolamacli yollardan gecip, 2 gece kalicagimiz eve geldik. Gece saat 10’a gelmek uzereydi ve John’un arkadaslarindan 5 yasinda bir kizi olan Jay saat 12’den itibaren adadaki kasabalardan biri olan Edgartown’da Harry Potter serisinin 5. kitabinin satilacagini ve kizi bu kitabi cok istedigi icin geceyarisi kitapciya gidecegini soyledi. Minnacik bir ada icin buyuk bir olay oldugunu dusundugumuz icin hep birlikte gittik ve epey ilginctti gercekten. Uzun bir sira, kitabin karakterleri gibi giyinmis ve kurabiye dagitan kitapci calisanlari, adanin basini ve polis gucu ile kisa bir beklemeden sonra hepimiz kitaplarimiza ulastik. Yazar bayan bu sefer epey dokturmus. Kalinca bir Harry Potter kitabim var su an.

Ertesi sabah kalktigimizda yagmurlu bir gune uyandik. John’la ben hafif jetlagimiz yuzunden saat 10 gibi uyandigimizda ev bombostu. Bebekli aileler ve dogu kiyisina aliskin vucutlar coktan kalkmislardi. Biz de ozel plajda evin iki kopegi ile yuruyuse gittik. Hem plaj, hem de plaj yuruyusunden sevindirik olmus kopekler cok eglenceliydi. Oglen yine ayni kucuk kasaba Edgartown’a gittik. Once karinlarimizi unlu deniz urunu corbasi “Clam Chowder’ ile doyurduk. Bu deniz kasabasinda corba gercekten iyice lezizdi kremamsi kivamiyla. Sonra da alisverise giristi herkes. Sirin kasabanin zincir markalardan uzak kalmis kucuk butikleri, kitapcilari gercekten cok sevimliydi. Ciseleyen yagmurun altinda dukkanlarda kacamak yaparak dolastik. Amerika’da gordugum diger kasabalarin aksine, belki de kucuk bir ada olmasi sebebiyle dar sokaklar kivrimlariyla guzel bir duzensizlik icinde yerlesmislerdi adanin ustune. Filmlerde gordugumuz kucuk grimtrak balikci evleri ile doluydu her yer. Ve gunes olmayisi daha da mistik yapiyordu adayi.

Aksam herkesin katilimiyla pisirilen bir meksika yemegi gecesinden sonra, scrabble oynamaya basladik. Teorim yine gercek cikti. Hafizamda toplamda herkesten daha az kelime oldugu icin, onlari daha kolay hatirlayabiliyorum (hafizasi az dolu ve hizli calisan bir bilgisayar gibi) galiba, yine kazandim!

Ertesi gun de adanin diger bir kucuk kasabasi Menemsha’ya giderken yolda unlu bir cikolatacida durup leziz cikolatalardan bolca tattiktan sonra bu tam bizim Karadeniz balikci kasabalari gibi olan yere geldik. Tabii biraz daha bakimli ve zengin olsa da, tahta evler ve balikci aglari ile doluydu. Kucuk bir bufede etrafinda verdigimiz siparisleri beklerden, yildizi yeniden tekrar parlayan Holywood aktrisi Diane Lane, iki kizi ve yeni erkek arkadasi da ayni bufeye yemek yemege geldiler. Kucuk bir heyecan yaratti tabii bizde bu.

Aksam herkes yorgun oldugu icin pizza ismarlayip, televizyonda film izleyerek son gecemizi bitirdik. Ertesi gun San Francisco’ya donus yolculugumuza adadan ayrilmanin buruklugu ama uzun bir aradan sonra evimize donmenin sevinci ile basladik.

 

Finis